Beykoz Belediye Meclisi’nde geçtiğimiz gün yaşananlar, yerel siyasette “liderlik” kavramının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. CHP’li Meclis Üyesi Taner Aksu, sıradan bir meclis konuşması yapmadı; siyasi cesaret, samimiyet ve sorumlulukla dolu bir duruş sergiledi.
Taner Aksu’nun Sözleri, Cesareti ve Samimiyeti Öne Çıktı
Aksu, elinde hiçbir yazılı metin olmadan, kalbinden ve Beykoz’un sokaklarından geçen gerçekleri, çarpıcı şekilde aktardı.
Oysa aynı oturumda bulunan CHP’li Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel ve Başkan Yardımcısı Gülsüm Yılmaz, ellerindeki metinlere bağımlı kaldılar. Özellikle Gülsüm Yılmaz, metnin bittiğini bile fark edemeyecek kadar metne yabancıydı. Bu tablo, Taner Aksu’nun farkını daha da netleştirdi.
Beykoz’un Evladı Taner Aksu, Dayatılmış Kadroların Karşısında
Bugün CHP Beykoz Meclisi’nde Başkan Vekilliği görevini yürüten Özlem Vural Gürzel, İBB merkez kadrosunun etkisiyle ilçeye “görevlendirilmiş” bir isim olarak görünüyor.
Oysa Taner Aksu, Beykoz’da doğmuş, burada büyümüş, çocuklarını burada yetiştirmiş bir isim.
Siyaseti tabeladan değil, sokaktan okuyan biri. Halkın gündemini, çocuğunun okul yolunda, esnafın dükkanında, sahadaki gençte birebir gözlemleyen bir temsilci.
Belediyeyi yönetmesi ve başkan vekilliğini üstlenmesi gereken kişi Özlem Gürzel değil, Taner Aksu olmalıydı. Çünkü temsil yetkisi sadece mazbata değil, aidiyetle, sorumlulukla, yerel bilinçle taşınır.
Geçmişte Görev Aldı, Ama Koltuğa Yapışmadı
Taner Aksu, Alaattin Köseler döneminde belediye başkan yardımcılığı görevinde bulundu.
Köseler’in tutuklanmasının ardından, makamın siyasi ağırlığı altında ezilmeden, sessizce ve kendi isteğiyle istifa etti. Ne koltuk direnci gösterdi, ne siyaseti kişiselleştirdi.
“Söz Verdim, Yerine Getiremedim, Bu Böyle Gitmez”
Mecliste yaptığı konuşmada, İncirköy ve Çukurşehir’deki çocuklara verdiği sözü yerine getirememiş olmanın vicdanını açıkça paylaştı.
“Çocuklara saha sözü verdim ama tutamıyorum. Bu anlayışla devam edemem,” dedi.
Bu açıklama, Türkiye siyaseti için alışılmadık bir öz eleştiriydi. Çünkü Aksu, seçmene verdiği sözü, kendi siyasi onurunun temeli olarak gördüğünü haykırdı.
Halktan Gelen, Halk İçin Konuşan Bir Temsilci
Aksu’nun şu sözleri, onun siyasete nasıl baktığını özetliyordu:
“Ben Beykoz’un inşaatlarında, atölyelerinde çalıştım.”
“Çocuklarımız asfaltta oynamak zorunda kalıyor.”
“Benim eşim, çocuklarımızı her gün Fenerbahçe altyapısına götürüp getirdi.”
Bunlar, tabela siyaseti yapanların değil; halkın yükünü taşımış, sorunları yaşamış, mücadeleyi omzunda hissetmiş birinin cümleleridir.
CHP Ne Tarafa Bakmalı?
CHP, Beykoz’da ve tüm Türkiye’de yerel siyasette başarıyı yakalamak istiyorsa, İBB’nin kadroları tarafından ilçelere dayatılan figürlerle değil, Taner Aksu gibi yerel halkla aynı dili konuşan, o mahallelerde yaşamış, orada çocuk büyütmüş temsilcilerle yürümelidir.
Parti örgütleri, halka yukarıdan değil, içeriden seslenmelidir.
Taner Aksu, Beykoz’un içinden gelen bir sestir.
Beykoz’un hafızası, Beykoz’un gerçeğidir.
Ve O Gün Beykoz Meclisi’nde…
Yalnızca bir konuşma yapılmadı.
Bir duruş sergilendi.
Bir liderlik hissedildi.
Bir güven yeniden inşa edildi.
Adı da Taner Aksu’ydu.